Gör Beni

Yazar: Akilah Azra Kohen
Yayınevi: Everest Yayınları
Sayfa: 592
Tür: Dünya Roman


İnceleme
2019/02 14 dk 3920

"HAYAT, HER BEDENDE DAİMA FARKLI AKAR."

Çok zor günleri geride bırakarak kurulan Cumhuriyet'imiz, yeni düzenden menfaat sağlayaman bir takım kişiler tarafından ve eski düzeni geri getirmeye çalışıyormuş gibi gözüküp aslında kendi çıkarları için çabalayan casuslar tarafından o günlerden bugünlere kadar ne yazık ki yaralar almaya devam etmektedir.

Azra Kohen'in "Gör Beni" kitabı da keşke her yurttaşın, her vatan sevdalısının, gerçekleri karartmaya çalışarak kendi tarihlerini oluşturma çabasında olanların gerçek yüzlerini öğrenmek için okusa diye düşüneceğimiz bir ikilemenin ilk kitabı.

Kitabı okurken sadece Cumhuriyet kurulduktan sonra yaşanan birtakım olayların arka planlarına tanıklık etmiyor, insanlık tarihinin ilk uygarlığından bugünkü uygarlıklara kadar geçen aşamaları; din, toplum ahlâkı, cinsiyet kavramı, etnik köken gibi birçok farklı perspektiften bakarak yeniden değerlendiriyoruz.

gör beni iki devrin hikayesi
ÜLKÜ VE SELİM'İN HİKÂYESİ

Hanedan soyundan gelen ve ailesinin Osmanlı Sarayı'nda yüzlerce yıldır vezirlik yaptığı Selim, 624 yıllık Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılmasından Cumhuriyet'i ve Cumhuriyet'i bu topraklara kazandıran Mustafa Kemal Atatürk'ü sorumlu tutmaktadır. Varlıklarının bir kısmını kaybetmeleri ve sadrazam olan babasının sürgüne gönderilmesi sebebiyle de Selim, Atatürk'e karşı derin bir nefret beslemektedir. Babası sürgüne gönderildikten ve boğazdaki yalıları Cumhuriyet'e devredildikten sonra Valpreda'da annesi Latife Hanım, teyzesi Lütfiye Hanım ve yardımcıları Nana ile birlikte yaşamaya devam etmektedir.

Ülkü, ablası Ayşe, kardeşleri İlmiye ve Ali, annesi Semiha ve anneannesi Zübeyde Hanım ile birlikte Kurtuluş Savaşı'nda vatanı kurtaran efelerin köyü olarak bilinen Aydın'ın Atça köyünde yaşayan ancak Yunan tarafından tüm köy yakıldığı için oradan çıkıp İstanbul'a kadar gelmek zorunda kalan bir ailedir. Babasını, abilerini, dayısını ve evini kaybettiği Kurtuluş Savaşı'nda Ülkü, karakterini kazanmıştır.

3 milyona yakın insanımızın öldüğü ve topraklarımızın yarısından fazlasını kaybettiğimiz Birinci Dünya Savaşı sırasında Avustralyadan kalkıp bu topraklara savaşmaya gelen oğlunu aramak için gelen Fred, oğlunun öldüğünü öğrendikten sonra bir daha bu toprakları bırakıp da gidememiştir. Mustafa Kemal'in konuşmasıyla oğlu bu vatanın evladı, kendisiyse bu halkın öğretmeni olmuştur.

Sir Thomas Edward ve Mösyö Picot, Mustafa Kemal Atatürk'ü ve Cumhuriyet'i yıkarak bu toprakların özkaynaklarına sahip olabilmek için yeniden ama bu sefer farklı bir Osmanlı'yı diriltmek amacıyla gece gündüz demeden çalışan, tarikatları örgütleyen, Kemalizm diye bir şey uydurarak Atatürk'ü din düşmanı olarak ilan eden İngiliz casuslarıdır. Bu casuslar hiçbir zaman Osmanlı'da vuku bulmayan bir Müslümanlık şeklini Ortadoğu'ya yaymış ve bu coğrafyadaki Müslümanlığı dejenere etmişlerdir. Bu çalışmaları sırasında İstanbul'da Osmanlı yanlısı birçok grubu manipüle etmişler ve kendilerini hem Müslüman hem de bu topraklarda kaybolan dini yeniden ortaya çıkaracak kişiler olarak tanıtmışlardır.

Ülkü ve Selim'in aşkı işte böyle bir ortamda doğmuş, çölde açması imkansız görülen çiçek gönülleri bahara kavuşturmuştur.

gör beni iki devrin hikayesi
KULAĞA KÜPE SÖZLER
  • "Bilmeyenlerin arasında bilen olmak en büyük lanetti."
  • "Hedefimiz gerçek bir Müslüman olmaksa, insanı anlamak için insanlığı anlamak lazım, insanlığı anlamak için inancı anlamak lazım, inancı anlamak için dini anlamak lazım, dini anlamak için tüm dinleri anlamak lazım ve tüm dinleri anlayabilmek için anlamaya en baştan başlamak lazım."
  • "İnsan ne yaptığını ve niye yaptığını bilmediğinde hayatın akıntısına kapılır ve her akıntının sonunda mutlaka bir şelale vardır."
  • "Artık tek bir kişinin sahipliğinde olmak yok, kula kulluk etmek yok. Devrimi istemezsin ama sen Müslüman değil misin? En büyük devrimdir İslam."
  • "En emin olanlar en çok yanılanlar değil midir?"
  • "Niye din söz konusu olduğunda saldırmak, kavga etmek öğretilmişti? Sanki Müslümanlığın kanıtı en kavgacı şekilde İslam naraları atmaktı."
  • "Önce insan olacaksın, sonra Müslüman ya da Hıristiyan ya da Yahudi olacaksın. Tüm bu dinler, insana insanlığı öğretebilmek için sunulmuşlardır."
  • "Müslüman öğrendiğinden değil, öğrenmediğinden korkmalıdır."
  • "Hayat, her bedende daima farklı akar."
  • "Din, insanın en temiz mahremidir. Neye inandığımız kimliğimizin en mahrem yerinden gelir. Din bu yüzden kutsaldır."
  • "Bir Müslümanın ilk görevi her şeyi bilmektir. Yoksa lokomotif yerine vagon olmaya mahkumdur."
  • "İstanbul'a, vatana, dünyaya, hayata "Gör Beni" diyecekti. Ben de buradayım. Varım!"
  • "Belki de bu yüzden habire doğuruyorduk, kendimizden başkasını sevebilme kabiliyeti geliştirebilelim diye..."
  • "İlkellik ehlileştirilmemiş ihtiyaçlarımızın bizleri ele geçirmesiyle başlayan bir haldir. Oysa ilkellik şekilde değildir."
  • "Biri size İngilizler tek kurşun atmadan İstanbul'u nasıl bıraktı diye sorduğunda, onlara asıl İngilizlerin İstanbul'u tek kurşun atmadan nasıl işgal edebildiklerini sorun."
  • "Hayatta pek çok şeyi, pek çok şey sanıyoruz ve bu yüzden çoğunlukla yanılıyoruz."
  • "Toplumları halk yapan şey ortak geçmişleridir. Ortak geçmişlerini yeniden yazabilirsen onları istediğin yere güdebilirsin."
  • "Savaş her şeyden önce hazırlıktı. (Savaş sanatı, Sun Tzu)"
  • "Allah'ın verdiği cana değer biçmek kimsenin haddi değildi. Nerede, nasıl bedenlenmiş olursa olsun cana saygı duymak Allah'a saygı duymak değil miydi?"
  • "Mücadele etmekten annesinin hayatında sevgiye yer kalmamıştı sanki ama aslında sevgi değil miydi her savaşı yenilir kılan?"
  • "Kemik suyudur anne sütü. Biz dişiler kemiğimizin içinde ne varsa çeker, kemiğimizi suya çevirir ve yaşamak için kendimizin en büyük ihtiyacı olan bu suyu; bedenini taşıması, yaşaması, sağlıklı olması için bebeğimize veririz. Erkek kendisi için yer, gelişir, kaslarını çalıştırır, kadın yavrusu içi yer, yavrusuna sağlık verebilmek için gelişir ve kemiğinden aldığı suyla beslediği yavrusu yüzünden asla kasları gelişmemiştir."
  • "İstedikleri kadar karanlığı çağırmaya çalışsınlar bu topraklarda güneş doğmuştu ve her gün yeniden doğmaya devam edecekti, günler var olduğu sürece aydınlık vardı."
  • "Böylesine sade bir kızda bu kadar renk olması acayip cezbediciydi."
  • "Özgürdü Ülkü ama kalbi başkasına ait biri, ait olduğu kişiden uzakta ne kadar özgür olabilirdi ki?"
  • "Tüm bu zıtlıkların bir anlamı vardı. Zıtlıkların içinde anlamları görebilenler hayatın mucizeleriyle tanışırdı."
  • "Kadınlardan kopardıkları parçalarla kendilerini erkek ilan etmiş eksik erkeklerle doluydu dünya."
  • "En büyük mutluluğun, belki de, hayatı sana en uzakta duranlarla paylaştığında doğacağını anlayabilmişti."
  • "Bir şeyi değerli kılan, onu herşeye rağmen koruyan kalptir. Topraklarımızı da korurken öğrendim ki bir şey ancak onu herşeye rağmen korursan değerlidir."
  • "Aslında her an doğar insan... ve asıl doğum Yaradan'a kavuşmaktır."
  • "Bu mezar, ruhun beden hapishanesinden kurtulduğu, hakiki özgürlüğe kavuştuğu, öz yuvasına, asıl ait olduğu yere, Yaradan'a döndüğü kapıdır. Öğreneceksin der Mevlana, dünyanın hasret, ölümün vuslat olduğunu."
  • "Kelimelerim güçlü değildir benim ama duygularım çok güçlüdür."
  • "Orhan ve İlmiye. birbirlerinin çekimlerine kapılmış, çarpışmak üzere olan iki nötron yıldızı arasındaki çekim gibi uzay ve zamanı bükercesine birbirlerine kilitlendiler."
gör beni iki devrin hikayesi
AKILDAN ÇIKMAYAN BİLGİLER
DİNLER HAKKINDA...
  • Hıristiyanlık ve Hz.İsa hakkındaki gerçekler: Hz.İsa, Roma İmparatorluğu'nun hakim olduğu Kudüs'ün Nasıra bölgesinde dünyaya gelmişti. Nasıralılar kendilerini diğer Yahudi gruplarından farklı görüyorlardı. Roma döneminde Pagan dininin gereği olarak kurban verme yaygın bir davranıştı. Aynı zamanda ciddi bir ekonomi de oluşturuyordu. Kurbanlık olarak sadece koyun değil, insan, bebek, çocuk, bakire ne olursa hayatlarını alıyorlardı. Özellikle köle olan insanları kurban etmek prestij göstergesiydi. Nasıralılar bu kurbana karşıydılar ve hep karşı geldiler. Birgün İsa, müritleriyle birlikte kurban pazarını basıp olay çıkarınca Roma yasalarına göre suç işlemiş ve vali tarafından yakalanmıştı. Genelde suç işleyenlere uygulanan bir ceza olan çarmıha gerilme ile cezalandırıldı. İsa'yı Roma valisine şikayet eden kendi taraftarı olmayan Yahudilerden dolayı zaman içinde Hıristiyanlar Yahudilere öfke duymuş ve yüzyıllarca süren kin yüzünden bir kovalamaca başlamıştır.
  • Yahudi olarak doğup ölen İsa'dan yaklaşık 325 yıl sonra Saint Paul tarafından Hıristiyanlık bir din olarak ortaya çıkarılmıştır. Dönemin İsa öğretilerini takip eden kişilerine Türkçede Hıristiyanlık dediğimiz Christian yani Christ'tan gelen denmeye başlanmıştır. Christ kelimesi de yunanca Christos kökünden alır. Yani yağ ile işaretlenmiş, meshedilmiş, seçilmiş anlamına gelen kelimeden. Yahudilerin Masiach (Mesih) kelimesi ile aynı anlamdadır. Jesus Christ da seçilmiş İsa anlamına gelir. Hıristiyanlardaki vaftizde aslında buradaki arınmadan gelir. Su ile temizlenme. Yahudilikte de Mikveh denilir. Müslümanlarda da abdest sayesinde suyla temizlenme gerçekleşir.
  • Yahudiler henüz Musa peygamber doğmamışken var olmuş bir topluluğun, bir ırkın adıdır. Musevi ise Musa peygamberden sonra onun takipçiler anlamına gelen kişiler demektir.
  • Hz.İbrahim üç büyük dinin peygamberlerinin dedesidir. Hz.Muhammed, İsmail'in soyundan, Hz.Musa ve Hz.İsa ise İshak'ın soyundan gelmiştir. Yani aslında bu peygamberler ortak ataları sayesinde kuzendirler.
  • Tevratın orijinali 79 bin 847 kelimedir, yani 160 bin A4 sayfası. Tevrat'a Yahudiler Torah da derler. Torah akışta olan anlamına gelir. Bu yüzden Torah, ilk olarak M.Ö. 1313 yılında sözlü indirilmiştir, yazılması yasaklanmış, her Cuma kulaktan kulağa Şabat ile aktarılmıştır. Zaman içinde gelen Tevrat'ın beş kitabı ancak 70 yılında, yani Musa Peygambere indirildikten 1383 yıl sonra, ikinci Yahudi tapınağının yıkılması ile birlikte toplanmaya başlamıştır. Yahudiler o zamanlar Roma İmparatorluğu'na ait topraklarda azınlık olarak yaşıyordu. 66 yılında Roma'ya karşı ayaklandılar. Pagan geleneklerinden kurtulup, vergilerden özgür olmak istiyorlardı. Roma İmparatoru, Neron'du. Neron'un gönderdiği ordularla Yahudiler Kudüs'te tam dört yıl boyunca savaştılar. Bu dört yılın sonunda Yahudilerin ikinci tapınağı Neron'un emriyle yakıldı. Bu tehlikeyi görüp yaşayan Yahudiler işte bu olaydan sonra yazılı olarak Torah'ı toplama kararı aldılar.
  • Şabat, Cuma gecesi tüm sülale bir araya gelir, yemekler önceden hazırlanmıştır, çünkü kibrit bile çakmak Torah tarafından yasaklanmıştır. Sülalenin en yaşlısının evinde toplanırlar. Havadan sudan değil, Yaradılışla ilgili sohbet etmek gerekir, sözlü Torah mutlaka anlatılır. Yahudilerin geçmişleriyle ilgili her şey masallar, hikayeler halinde çocukların Yahudilik tarihini anlaması için sözlü Torah anlatılır.
  • Hem eski, hem yeni tüm ahitlerde anlatılan ortak bir hikaye vardır. Nuh Tufanı ve Mezopotamya'daki tüm medeniyetin kurucusu olan Nuh'un oğullarından Ham'ın oğlu Cush. Cush'un da oğlu olan Nimrod, Nuh Tufanı'ndan sonra insanları bir araya toplamış olan ilk kişidir. Bu yüzden hem Tevrat'ta hem de İncil'de Nuh'un torunu Cush'tan insanlığın babası olarak bahsedilir. Sümer sistemi, Nimrod tarafından sistemleştirilmiştir. Nimrod ya da Nemrut. İsyankar anlamına gelen Nimrod, insanı Tanrıların yüceliğine çıkaracak yollar ararken Tanrı'nın kapısı anlamına gelen Babil şehrinde Muhteşem Babil Kulelerini yaptırmıştır.
  • Cush, İbranice, koyu, siyahi demektir, aynı zamanda Etiyopya'ya da verilen bir isimdir. 2,8 milyon yıl önceye ait bulunan en eski insan fosili Etiyopya'da bulunmuştur.
  • Cush'un babası Ham tüm zencilerin atası olarak bilinir. Ham'ın bir zenci olduğu ve Ham'dan doğan soyun siyahi olduğu Tevrat ve İncil'de apaçık ortadadır. Nuh kendi oğlu Ham tarafından iğdiş edilmiştir. Kenan bölgesinin (Filistin, Suriye, Lübnan, Ürdün, Mısır kesimleri) de bundan etkilenip lanetlendiği söylenir. Hem Tevrat'ta hem de İncil'de yer alan bu lanetleme olayından dolayı zencilere yapılan yüzlerce yıllık zulmün araç olarak kullanıldığı söylenmektedir.
  • Bugün tüm kilise ya da resimlerde tasvir edilen Hz.İsa portresi aslında 6.Papa Alexander Borgia'nın oğlu Cesare Borgia'dır. Cesare öz kız kardeşiyle ve öz babasıyla da sevgili olmasıyla ünlüdür. 6.Papa Alexander Leonardo Da Vinci'den oğlunu İsa gibi çizmesini istiyor ve resmi tüm kiliselere dağıtıyor. Ortadoğulu bir İsa'dan Batı Avrupalı bir İsa'ya dönüşüyor. Aslında İsa'nın büyük büyük dedesi İbrahim ve İbrahim'in büyük büyük atası Nimrod rengi çok koyu kimselerdi.
  • Roma İmparatoru I.Konstantin 300'lü yıllarda tahttayken Pagan dinine inanılıyordu. Çok tanrılı bir inanış olan Pagan dinin'de halk yaşanan her musibetten dolayı tanrılara kurbanlar veriyordu ve musibetlerin sorumlusu olarak da imparatoru suçluyorlardı. Denizde dalgalar olsa imparator deniz dalgasını kızdırdı, bir yerde yangın çıksa imparator ateş tanrısını kızdırdı diye ayaklanmış sürekli öfkeli bir halk vardı. Bu duruma bir son vermek için imparator tek tanrılı bir dine geçmenin daha uygun olacağını düşündü. Tek bir tanrıya inanan halkı yönetmek kesinlikle daha kolay olacaktı. Bu yüzden de kendi Pagan olarak kalsa bile devlet dini olarak Hıristiyanlığı kabul etmişti.
  • Bugün okuduğumuz İncil'ler de 325 yılında İznik'te 2048 papaz ile 2 ay içerisinde I.Konstantin tarafından toplatılmıştır. Dünyadaki bütün İncil'leri toplanmış ve I.Konstantin okuyup eleyerek Hıristiyanlığın Yeni Ahitlerini oluşturmuştur.
  • Enoch, Adem'den sonra gelen yedinci kişidir. Nuh'un dedesinin babasıdır. Enoch'un kitabı aslında ilk yazılan Tevrattır, insanın yaradılış hikayesini anlatır.
  • Enoch'un kitabından 1400 yıl önce yazılmış bir kitap daha vardır: Rig Veda, Hinduizmin kitabıdır ve Hinduizm dünyadaki en eski dindir. İsa'dan yaklaşık 1700 yıl önce yazıldığı tahmin ediliyor. Hinduizmin İngiliz sömürgüsünden sonra bugün sanki basit bir felsefeymiş gibi köksüzleştirilmiştir.
  • Dünyadaki ilk din savaşı İsa doğmadan 168 yıl önce Kudüs yakınlarındaki Modin şehrinde yaşayan Makabiler'den Yunan tanrısı için bir domuz kurban etmesini ister Yunan İmparatoru. Domuzun haram olması sebebiyle Makabiler emri reddeder ve çatışma çıkar. 12 bin kişi Makabi köylüsü ile 40 bin kişilik Yunan ordusu savaşır. İkinci yılın sonunda Kudüs'ü almış olsalarda 25 yıl savaşırlar. Savaşın ana nedeni, domuz yememek gibi tektanrılı bir dinin geleneklerini, Helenleşmiş çoktanrılı Yunan geleneklerine karşı korumaktı.
İLK UYGARLIKLAR HAKKINDA...
  • Sümerlerin etnik dilinden türeyen yegâne dildir tüm Türk dilleri.
  • Mezopotamya'nın anlamı; eski Yunanca'da ortasında arasında anlamına gelen Meso ile, nehir anlamına gelen Potaima kelimesinden oluşmuştur. Fırat ve Dicle nehirlerinin arasında kurulmuş olan şehrin topraklarını kapsamaktadır.
  • Sümerler, Akadlar, Babiller, Asurlar, Persler, Yunanlar ve Roma, bilinen en eski uygarlıklar bu sırada kurulmuştur.
  • Sümer yazılarında bahsi geçen Annunnakilerin geldiği, dünya dışında olduğu belirtilen yerin adı Nibiru gezegenidir. Sümer yazılarına göre Nibiru isimli bu gezegenden insan özelliklerinin hepsini taşıyan ama insandan çok daha iri, çok daha uzun ömürlü, çok daha gelişmiş Annunnakiler adlı bir uygarlığın dünyaya indiğini, madenlerde çalıştırmak için insanı var ettiğini, yeryüzünde çoğalan eğitimsiz, sahipsiz işçilerin çığrından çıktığını, bu yüzden Annunnakilerin gelişmiş teknolojileri sayesinde dünya gezegenindeki okyanus yatağını değiştirerek oluşturdukları tufan ile çığrından çıkan insanlığın kalabalığını temizlediklerini, sonrasında da bir grup insanın belirli bir şekilde eğitilerek yaşamına izin verildiğini anlatır. Ve bu anlatılan hikayeye Sümerler Yaradılış diyorlardı aynı Yahudilerin kutsal kitabı Tevrat'ın ilk kitabında anladıldığı gibi...
OSMANLI VE CUMHURİYET TARİHİ HAKKINDA...
  • Ortadoğu ülkelerini yeniden şekillendiren bu İngiliz casuslar Suudi Arabistan bayrağını da tasarlamışlar ve Allah'ın ve Hz.Muhammed'in adının altına pala koyarak İslam'ın barışla değil savaşla sembolize edilmesini sağlamışlardı.
  • Birinci Dünya Savaşı 1908 yılında İran'da petrol çıkarılmaya başlamadan çok önce planlanmıştı. İran'da ilk petrol çıkaran şirket, Anglo-Persian Petrol Şirketi, İngiliz'dir. İran'dan hemen sonra Irak'ta da petrol çıkarmaya başladılar ama bir sorun vardı, o da o toprakların Osmanlı İmparatorluğu'na ait olmasıydı. Eğer Osmanlı, Almanlarla ortaklaşa kurduğu tren yolunu tamamlasaydı, çıkan petrolün hepsi Almanya'ya gidecekti ve sanayi bu topraklarda daha da gelişmiş olacaktı.
  • Atatürk'ün tasarladığı tarih kitaplarında Sümer uygarlığına, diğer ülkelerde okutulan tarihten çok daha detaylı yer verilmiş, ancak 1946'dan itibaren Amerikan Yardımı'nın başlaması ile birlikte ülkemizde Rockefeller Vakfı'nın içeriğini hazırlattığı tarih kitapları okutulmaya başlamış ve içerik değişmiştir.
  • Kadın haklarının tüm dünyada hiçe sayıldığı bir dönemde Cumhuriyet yıllarında Mahmud Esad Bozkurt, tüm dünyaya örnek olan Türk Hukuk Devrimi'nin yapılanmasında büyük bir sorumluluk üstlenmiş eski Adalet Bakanlarımızdan birisidir.
  • Kurtuluş Savaşı'nı kazanmamızın nedenlerinden biri olan Yörükleri, Yörük boylarını ve kültür zenginliklerini inceleyiniz.
  • I.Murat yeniçeri ocağını kurduğunda sadece kendine ordu kurmayı hedeflememişti. Ele geçirilen yerlerdeki ailelerin ilk çocuklarının alınıp dört yıl eğitilmesi, sonra evlerine tatile gittiklerinde, birkaç dil bilen, çok iyi eğitilmiş, Osmanlı devletine bağlı olarak aldıkları maaşlarla ailelerine destek verecek yetişkinliğe dönüşmeleri sağlandığında aileler çocuklarını kuyulara saklamak yerine Yeniçeri ocağına gönüllü olarak vermek istediler. İşte gerçek eğitim budur.
  • Osmanlı'nın son dönemindeki hilafet Doğu'nun gericiliğine saplanmayı, Araplarla bir olmak için çabalamayı emrettiğinden, resmi, heykeli, müziği, sanatın her dalını sınırlandırdığından beri, beynin hem sağ hem sol lobunu aynı anda çalıştırabilen, iki beynin hemisferi arasındaki ilişkiyi güçlendiren, beynin bölümleri arasındaki ilişkiyi güçlendirdiği için çok hızlı çalışmasını sağlayan, hem çalana hem dinleyene nota nota zeka katan piyanonun faydalarından mahrum kalmışlardı.
  • Hanımlar kalkarken erkeklerin uğurlamak için kalkması bir Fransız geleneğiydi, Saltanat Fransız akımından etkilendiği için sarayın çevresine de yerleşmişti.
  • Türk Tarihine çok önem veren Atatürk "Türk Tarih Tetkik Cemiyeti"nin binası için dönemin en ünlü mimarı Alman Mimar Bruna Taut ile anlaşmıştır. Dil kurumunun binasını bu mimara yaptırması tarihe ve dile ne kadar büyük önem verdiğini göstermiş ve özellikle İngiliz casuslar arasında üzerinde ciddiyetle durdukları bir nokta olmuştur.
  • İngiliz casusların tarikatları örgütlemeye çalıştığını öğrenen Mustafa Kemal Atatürk tekke ve zaviyeleri kapatmış ancak İngilizlerde karşı hamle olarak farklı mesleklerin içerisindeki kişileri imam yetiştirir gibi kendi ideolojilerine asker yetiştirdiklerini söylemişlerdir. Özellikle yürüttüğü politikalar arasında tarımı bitirip, çocuk evliliklerini yasallaştırıp, toplumu yozlaştırıp, oğlancılığı, sapıklıkları destekleyen ve şeriatı destekleyen politikalar bulunmaktadır. Kadını toplumda bitirmeye çalışmışlar, kadını haksızlaştırma, sahipsizleştirme ve önemsizleştirme üzerine durmuşlardır. Çünkü annesi köle olan bir çocuğun da köle olarak doğacağını ve köle olan bir çocuğu da çok rahat yönlendirebileceklerini düşünüyorlardı.
  • İngilizler yaptıkları planlarda bir nesli yetiştirmeyi 15 sene, bir nesli yok etmeyi de 5 sene sürecek şekilde hesaplıyorlar.
  • Muhammad ibn Abd al-Wahhab'a yazdırdıkları Kuran meali ile ingilizlerin cihat kelimesinin anlamını tamamen değiştirdikleri ve Cumhuriyeti yıkmak için görüştükleri tarikatlara bu meal ile islam eğitimi verdikleri tespit edilmiştir.
  • 30 Ocak 1932 tarihinde Hafız Rifat Bey tarafından Fatih Camii'nde okunan ilk Türkçe ezan, 16 Haziran 1950 yılında Başbakan Adnan Menderes'in Türkçe ezanı kaldırdığı güne kadar Allah'ın buyruğunu herkesin net bir şekilde anlaması düşüncesiyle devam etmiştir.
KENDİME NOTLAR
  • Mustafa Kemal Atatürk'ün Çanakkale'de ölen düşman devletlerin evlatları için yaptığı uluslarası açıklama: "Bu memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar! Burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve sessizlik içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız, bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlatlarımız olmuşlardır."
  • Bazı Atatürk düşmanlarının sanki tüm Çanakkale Mustafa Kemal tarafından kazanılan bir cepheymiş gibi gösterilmesi, İngilizlerin neden Boğazlara kadar alabilecek kuvvetteyken Edirneye kadar bize bıraktıkları, 1908'de Ruslarla İngilizler arasında yapılan Reval anlaşmasının Osmanlı topraklarını paylaşıyorlar dedikodusu çıkartarak ortalığı velveleye verip İttihatçıların etkisi ile tahttan indirildiği konuları tartışılıyor. Ancak ortalığı velveleye verenin sadece İttihatçılar olmadığı, dönemin koşulları gereği padişahın tek başına yönetimde kalmasını istemeyenlerin çıkarttığı isyandan ve bu isyan sonucunda 2.meşrutiyetin kabul edildiğinden ve padişahın meclisi açmak zorunda kaldığından bahsediliyor. Aynı düşünce akımlarının o zamanlar tüm Avrupa'da da yaygın bir olay olduğu ve bu yüzden bu tür toplumsal hareketlerden sadece tek bir kişinin suçlu olarak lanse edilmesinin haksızlık ve hatalı bir yargı olduğundan bahsediliyor. Kaldı ki gelişen olaylar da göstermiştir ki Reval anlaşması ile gerçekten Rusya ve İngiltere Osmanlı topraklarını kağıt üzerinde paylaşmışlardır.
  • İngiliz Devlet Kütüphanesi arşivlerinde bulunan Binbaşı Edward William Charles Noel'in günlüğünde, doğudaki özkaynakların gelecekte kullanılabilmesi için Ermeni-Kürdistan yapılanmasının sistemli bir şekilde kurulması yazmaktadır. İngiliz Amiral Webb ile Dışişleri Bakanı Lord Curzon'un o dönemdeki yazışmalarında Kürtlerin ne zaman, nasıl örgütlenmesi gerektiği görüşülmüştür.
  • 1918 yılında kurulan Kürt Teali Cemiyeti'nin de İngiliz Dışişleri Bakanlığı'nın Doğu Anadolu'da görevli İngiliz Amiraller ile yapılan yazışmalarda da görüldüğü üzere Kürtler için değil, İngiliz çıkarlarına hizmet etmesi için kurulmuştur.
  • Kürtlerle Türkleri sistematik bir planla birbirlerine düşman etmeyi planlayan İngilizler tarih kitaplarına el atmışlar ve 1948 yılında değiştirilen müfredat ile Rockefeller Vakfı tarafından yazılan tarih kitapları okutulmaya başlamıştır.
  • Amerikan devletine bağlı ECA ve Fullbright burslarını veren kurumlar Rockefeller Vakfı tarafından beslenmektedir.
  • İngiliz casuslar uzun vadeli planlarında özellikle etnik bazı grupların sadece Mustafa Kemal'e karşı değil Türkiye'ye karşı olacak şekilde ele almışlardır. Osmanlı'yı bu Cumhuriyet illetini, Mustafa Kemal'in yıktığı düşüncesini sokmuşlardır.
  • Vahabizim fikrini, Osmanlı'ya karşı Suudileri örgütlediği için Kraliçe tarafından ödüllendirilen İngiliz casusu Thomas Edward Lawrence 1700'lerden bulup çıkarmıştır. Cihat kelimesinin anlamı olan "nefsini öldür"ü, senle aynı olmayanı öldür anlamına gelecek şekilde manipüle etmişlerdir. İngiliz sömürgecilik tarihinin en büyük başarısı olarak bu fikri yaymaları olarak görmektedirler. Papa'dan bile özel kutlama almışlardır. Eğer tarih gerçekleri konuşsa Lawrance, Suudilerin peygamberi olurmuş. İslam'ı incelediklerinde sevgi, barış ve nefis terbiyesi olarak gördükleri naif bir dini bu hale nasıl dönüştürdüklerinde kendileri bile şaşırmışlardır. Lawrance, sübyancılığı Arap kültürünün merkezine koymuştur. Kendi nesline tecavüz eden bir milletin ne olursa olsun kalkınamayacağını düşünüyordu. Bunları da yaparken tarihe mümkün oldukça tek bir iz bile bırakmadan yapmaya özen gösteriyorlardı. 1932 yılında kurulan Suudi Arabistan'ı tamamen İngilizler kendi hakimiyetleri altında kurmuşlardır. Anayasalarını bile İngilizler yapmış, devlet yazışma dili olarak İngilizce seçilmişti.
  • Birinci Dünya savaşı'nda Osmanlı'ya karşı ayaklanarak Osmanlı'nın yıkılmasına meydan veren Araplar adına Mekke Şerifi Hüseyin'in İngiliz ordusu Yarbayı McMahon ile mektuplaşmaları ingiliz devlet kütüphanesinde ya da internette bulunabilir. Osmanlı'nın yıkılmasıyla birlikte Ortadoğu'da kurulan devletlerin krallarına bak, hepsi Hüseyin'in oğullarıdır. Suriye kralı, Irak, Hicaz, Ürdün.
  • Suudi Arabistan, dünyada bir ailenin adı ile var olan tek devlettir.
  • 2002 yılında 53 sayfalık Irak istihbarat raporu ile ingiliz hükümeti ve suudi arabistan toplantılarıyla islamı nasıl bölmeyi planladıkları sunulmuştur. bu raporun yayınlanmasından 6 ay sonra Irak, George Bush'n kararı ile işgal edilmiştir.
  • Din kurallarının değişmemesi ancak yaşamın yürüyüp gitmesi ve ihtiyaçların hızla değişmesi sebebiyle esaslarını dinlerden alan kanunlar, uygulandıkları toplumları ilkel dönemlere bağlamaktan geri duramazlar. Atatürk'ün özellikle din ile devlet işlerini birbirinden ayırması bu anlayış bağlamındaydı.
  • İngilizlerin "Hizmet Hareketi" dedikleri Osmanlıyı yeniden canlandırmak ve Cumhuriyeti yıkmak amacıyla yaptıkları planı ilk olarak Ege Bölgesinde, sonra Karadeniz, sonra İç Anadolu'da olacak şekilde düşündüler. Menemende gerçekleşen onbaşı Kubilay'ın katledilmesi de bu planın bir ilk eylemiydi.
  • İngilizlerin 1926'dan beri uydurduğu Kemalizm kavramını dikkatli bir şekilde tarikatlarda işleye işleye anlamını Osmanlı düşmanlığına dönüştürdüklerinde, gerisinin kolay olacağına emindi. Hedef olarak da bugün Mustafa Kemal'in peşinden göğsünü gere gere gidenlerin, onun adını bile söyleyemez duruma getirdiklerinde ülkenin artık ellerinde olacağını söylüyorlardı. Benzer şekilde ingilizler halkın tepki göstermesi için önce Yunan Kemal, sonra İngiliz Kemal söylentilerini de çıkartmıştır. Ancak hiçbirisi halk tarafından genel kabul görmemiş ve sürekli plan değiştirmek zorunda kalmışlardır.
  • Cumhuriyet okullarında yabancılaşmamak için en çok öğrettikleri şey değer verdiğini eleştirmek olmuştur.
  • Lawrence, Serbest Cumhuriyet Fırkası'nın ilk seçimlerde seçilmesini mutlak haline getirecek çalışmalarda yer almıştır.
  • Tarikatçıların Kurtuluş Savaşı'nda halka destek vermemesi, orduyu saymaması, ayaklanmaları yüzünden İngilizlerin rahatlıkla oyuncağı haline geldiler. Ancak Mustafa Kemal bu yaptıklarını hiçbir zaman unutmayacaktı.
  • İngiliz casuslar Mustafa Kemal'in parmağı kanamasın diye ölecek milyonlarca insanın olduğunu hükümet kurulurken kendi gözleriyle görmüşler ve bu yüzden padişahlığın geri getirilmesinin bir çaresi olmadığını düşünüyorlardı.
  • Birinci Elizabeth 1550'lerde kraliçe olduğunda öylesine köklü bir istihbarat ve planlama sistemi kurdu ki, yüzlerce yıldır geliştirip ustalaştıkları bu sistemi, bizim Kurtuluş Savaşı ile yenmemiz resmen mucizeydi.
  • İngiliz casuslar sadece Mustafa Kemal'e karşı hareket etmemiz, savaş dönemi Vahdettin'e de yanlış bilgiler vermiştir.
KİTAP ÖNERİSİ
  • Dönemin sosyokültürel vaziyetini anlamak için; Halide Edip Adıvar, Vurun Kahpeye
  • Nimrod'un bizdeki hikayesi, Gılgamış destanı. Gılgamış = Nimrod
  • Deniz Ertem, İşaret (Misafir)
  • Willhelm Reich, Dinle Küçük Adam
  • Mr.Hempher, İngiliz Casusun İtirafları
  • Nazım Hikmet'in 1954 yılında Budapeşte Radyosu'nda Kemalizm hakkında yaptığı konuşma
  • Sümer krallarının listesi için; http://etcsl.orinst.ox.ac.uk/section2/tr211.htm


Arka Kapak

Bedenimin içindeki canı gör, sadece etimi değil.
Gözlerimin içindeki hayatı gör, sadece bakışımı değil.
Hissettiklerimi gör, sadece tepkilerimi değil.
Beni gör.

Aynı Kategoride Eklenmiş Son Kitaplar
Card image cap
Ve Dağlar Yankılandı Yeni

Khaled Hosseini

Uçurtma Avcısı romanı ile tüm dünyanın tanıdığı ve merakla takip ettiği bir yazar olan Khaled Hos ...

Card image cap
Gece Ana

Kurt Vonnegut

1922 yılında ABD'nin Indianapolis şehrinde dünyaya gelen Amerikalı Hümanist yazar Kurt Vonnegut, ...

En Çok Okunan Kitaplar
Card image cap
İnce Memed 2

Yaşar Kemal

Bu roman, atalarından kalma köy toprağını çektiği her türlü eziyete rağmen terketmeyen, son nefes ...

Card image cap
Kırlangıç Çığlığı

Ahmet Ümit

Suriyeli göçmenlerin dramı, çocuk istismarı ve organ kaçakçılığı, maalesef ülkemizin gündemini hâ ...

Tüm Kitaplar

İncelemesini hazırladığım tüm kitapların listesi için...

Devam...
Kitap Hakkındaki Yorumlarınız

    Kitap hakkında ilk yorumu siz yapabilirsiniz...


Bu siteden elde edilen reklam gelirleri ile kimsesiz çocuklarımıza KİTAP alınmaktadır. Geleceğimizin güvencesi olan çocuklarımız ancak okuyarak geleceğimize şekil verebilirler. Her kitap bir hayattır. Hayatı okunduğu kadardır.

Serdar Kılıçsel © 2018
facebook.com instagram.com linkedin.com