Yazar: Marcus Aurelius
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
Sayfa: 156
Tür: Bilim/Gelişim/Eğitim
170 yılı başlarındayken çıktığı bir seferde yazmaya başladığı "Kendime Düşünceler" eseri, "Kral Filozof" unvanını hak eden tek kişi olan Marcus Aurelius'un insanlığa evrensel seslenişidir.
Dünyaya ve Roma İmparatorluğu'na iz bırakmış bir kral olan Marcus Aurelius, Roma'dan Anadolu'ya kadar gelmiştir. Torosları aşıp Akdeniz'e, oradan Suriye ve Mısır'a kadar geçmiştir. Yaşamı cephelerde savaşlarda geçen Marcus Aurelius eskiçağ'dan bugüne kalan en önemli eserini bırakırken Stoacılığı Roma İmparatorluğu'nun egemen felsefesi haline getirmiş, gündüzleri elinde kılıç ve ordusuyla, geceleri ise elinde kalemi ve düşünceleri ile savaşıp durmuştur.
"Alkışları ve dalkavukça şeyleri savuşturabilmeyi, yönetimin gerektirdiği şeylere karşı her zaman koruyuculuğu ve sahip olunan zenginliklerde tasarruflu olmayı ve bu gibi şeyler yüzünden suçlamalarda tahammüllü olmayı; tanrılarla ilişkilerde batıl inançlara yer vermemeyi, laf cambazlığı yapmamayı, dalkavukluk etmemeyi, ayaktakımına kur yapmamayı, her şeyde aklı başında ve kararlı olmayı, katiyen kaba olmamayı ve yenilik için yanıp tutuşmayı öğrendim."
...
"Şimdi zaman herkes için aynıdır, bu yüzden geçmiş zaman da aynıdır ve yitip giden sadece bir andır. Herhangi biri ne geçmişi ne de geleceği yitirmemiştir. "
...
"Hiçbir işi gelişigüzel veya sanatın temel ilkelerine uyumsuz yapma."
...
"Seni rahatsız eden ne? İnsanların kötülükleri mi? Öyleyse, şunları hiç aklından çıkarma: Rasyonel canlılar birbirleri için yaratılmıştır, birbirini hoş görmek adaletin bir parçasıdır, kötülükler istemeden yapılır; birbirine düşman olan, birbirinden nefret eden, şüphelenen, savaşta birbirlerini öldüren onca insan sonunda ölüp küle dönüşmedi mi?"
...
"Ölü bedenlerin belli bir süre sonra değişip çözülerek toprağı diğer bedenlerin gömülmesine müsait kılması gibi, havaya yükselen ruhlar da belli bir süreliğine orada dururlar; sonra değişir, çözülür, ateşe dönüşür ve yaratıcı nedenlerine dönerler, böylelikle yeni ruhlara yer sağlarlar. Ruhun hayatını sürdürmesi varsayımına böyle cevap verilebilir. "
...
"Her seferinde şunu hatırlamak gerek: Bu gereksiz bir şey mi? Fakat yalnızca yaptığımız gereksiz işleri değil, gereksiz düşüncelerimizi de azaltmamız gerekir, böylelikle bunları gereksiz işler izlemez."
...
"Dalgaların sürekli çarptığı kaya gibi ol: Sağlam, hareketsiz durur kaya ve yatıştırır etrafında suyun öfkesini. "Ne talihsizim ki bu benim başıma geldi" deme, hayır talihsiz değilsin. Herkesin başına talihsizlik gelebilir ama herkes talihsizliği zarar görmeden atlatamaz. "
...
"Teke gibi pis kokan ya da ağzı kokan birisine kızabilir misin? Ne yapacaksın? Birinin koltuk altı, diğerinin ağzı böyledir işte. Kötü koku da buradan gelir. "İyi de insana zeka verilmiştir, inceleyerek nerede yanıldığını saptayabilir" diyeceksin. Tebrik ederim! Peki, ama sen de zekaya sahipsin, onunkini uyandırmak için kendi zekanı kullan, onu aydınlat, onu uyar. Eğer kulak verirse onu iyileştirirsin, sinirlenmene de gerek kalmaz. "
...
"Eğer aynı anda hem üvey annen, hem de öz annen olsaydı üvey olana saygı duyar, yine de sürekli öz annene dönerdin. Saray ve felsefe için şimdiki durumun da öz anne ve üvey anne gibidir. Sürekli felsefeye dön, onda huzur bulursun, onun sayesinde her yer sana katlanılır gelir ve sen de sarayları katlanılır görürsün. "
...
"Dünyada çok değerli olan tek bir şey vardır, gerçeğe ve adalete uygun yaşamak ve yalancılara, merhametsizlere bile böyle yaklaşmak."
...
"Çok hafif olduğun için, mesela üç yüz libre çekemediğin için üzülür müsün? O halde yaşaman için yeteri kadar yıl verildiğinde daha fazlası verilmedi diye neden üzülüyorsun? Payına düşen maddeye memnun olduğun gibi, sana düşen zamana da memnun olmalısın."
...
"Kovana yararlı olmayan, arıya da yararlı değildir."
...
"Mutlu bir yaşam sürmek için çok şeye ihtiyacın yok, diyalektikte ve doğabiliminde hünerli olma umudunu kaybetmiş olsan bile özgür, alçakgönüllü, toplumsal ve tanrıya boyun eğen birisi olman yeterlidir."
...
"Ortak şeyleri paylaşan her şey, kendi türünü arar. Topraktan gelen her şey toprağa meyillidir, sudan gelen her şey suya, havadan gelen her şey havaya. Onları birbirlerinden ayırmak için araya engeller koymak, güç kullanmak gerekir. Ortak aklı paylaşan her canlı da, doğuştan kendine benzer olanı arar. hatta diğerlerinden daha fazla arar, çünkü kendine yakın olanlarla karışıp kaynaşmaya diğer varlıklardan üstün olduğu ölçüde hazırdır. "
...
"Eğer imkan varsa, hata yapanları düzelt. Eğer imkan yoksa hoşgörünün sana bu durumlar için verildiğini unutma. Tanrılar da bu kişilere karşı hoşgörülüdür, hatta onların sağlığa, zenginliğe, üne erişmelerine yardım ederler, yani merhametlidirler. "
...
"Şöyle dua etmeye başlarsan sonuçlarını göreceksin. Bir adam, "Şu kadınla yatabilsem" diye dua eder, sense "Şu kadınla yatmayı istemesem", diye duat edersin. Bir başkası, "Şu adamdan kurtulabilsem", diye dua eder, sense "Şu adamdan kurtulmayı istemesem", diye dua edersin. Bir başkası, "Ufak çocuğumu kaybetmesem", diye dua eder, sense "Çocuğumu yitirmekten korkmasam" diye dua edersin. Kısacası böyle dualar et ve sonuçlarına bak."
...
"Bir insana iyilik yaptığında daha fazla ne isteyebilirsin ki? Kendi doğanla uyumlu bir şey yapmış olmak sana yetmiyor mu? Bir mükafat mı bekliyorsun? Eğer öyleyse bunun, gözün gördüğü için, ayakların da yürüdüğü için mükafat talep etmelerinden farkı yok. Bu uzuvlar, kendilerine özgü olan bu işleri yapmak için yaratılmıştır, iyilik yapmak için dünyaya gelen insan da, herhangi bir iyilik yaptığında ya da ortk çıkara faydalı olduğunda sadece kendi payına düşeni yapmış olur ve bunun sonucunda alacağı mükafat da budur."
Arka Kapak
Marcus Aurelius (MS 121-MS 180): MS 121 yılında Roma’da doğdu. Fronto, Apollonius Chalcedonius gibi döneminin önde gelen hatip ve filozoflarından özel dersler aldı. MS 161-180 yılları arasında Roma İmparatoru olarak hüküm sürdü. “Stoacı İmparator”, “Filozof İmparator” gibi sıfatlarla anılan Marcus Aurelius, barışçı bir insan olmasına rağmen hükümdarlığının çoğunu seferlerde geçirdi. MS 169 yılı sonlarında Germen kavimlerine karşı düzenlenen bir sefer esnasında yazmaya başladığı Kendime Düşünceler, Stoacılık özellikle de Roma Stoası açısından büyük bir öneme sahiptir.Sağlam bir eşitlik ve özgürlük inancına sahip olan Marcus Aurelius imparatorluğu boyunca doğayı bilip anlayarak yaşamaya çalışmış, her şeyin ortasına insanı koymuştur. Günlük olarak kaleme alınmış bir özdeyişler ve düşünceler derlemesi denebilecek Kendime Düşünceler eserinde kendinden önceki caesarları ve filozofları eleştirmekle kalmayıp, kendi kendini de sorguya çekerek bir vicdan muhasebesi de yapar. Sonraki kuşaklara, kilise düşünürlerine, Rönesans’a da temel olan Kendime Düşünceler, Stoa felsefesinin anlaşılması açısından günümüzde de çok değerli bir kaynaktır.İncelemesini hazırladığım tüm kitapların listesi için...
Devam...