Yazar: Yiğit Ahmet Kurt, Mehmet R.Doğan
Yayınevi: Mediacat Yayıncılık
Sayfa: 152
Tür: Bilim/Gelişim/Eğitim
Friksiyon, pürüzsüz ve hızlı hayatımızın önemli bir parçası. Bizi yavaşlatırken düşündüren güçlü bir araç; hızlı yol alırken hata yapmamızı önleyen bir engelleyici; hızlı ve öfkeli hayatımız için de bir Yin ve Yang'dır.
Bütün pürüzler yok edildiğinde, elde ettiğimiz tek şey hoşgörüsüzlük, sabırsızlık ve inatçılık olabilir. Pürüz ve friksiyonları yok ettikçe, her şeyin çabucak, kolay bir şekilde, emek harcanmadan elde edildiği bir dünya da yaratabiliriz istemeden.
Amaç, bütün pürüzleri ortadan kaldırmak değil. Kötü olanları yok edip, iyi olanları bile bile sürece dâhil etmek. Yani pürüzlü mükemmellik yaratmaktır.
Hareket gücüne direnen kuvvet, hareket etmemizi zorlaştıran, engelleyen, erteleyen kuvvet.
Friksiyon sayesinde iş dünyasında, pazarlamada ya da kişisel yaşantıda elde edilen fayda.
Yavaş olan ya da bizi yavaşlatan hiçbir şeye tahammülümüz yok artık. Her geçen gün, her yeni şey, bir önceki "hızlı" modeli daha yavaş hale getiriyor. Yani şu an sizin başınızı döndüren hız, aslında yakın bir geleceğin yavaşı olmaktan öte bir şey değil. Tamam, hız kötü bir şey değildir. Ancak, hızın beraberinde neler alıp götürdüklerine dikkat etmemiz gerekir. Yaşantımız içindeki kesilmez hız, tatminsizlik duygusunu, mutsuzluğu, telaşı ve devamlı bir şeyleri kaçırdığımız hissini de beraberinde getiriyor. Artık, bu hissin sözlük tanımı bile var: FOMO (Fear of Missing Out)
Etrafımızı, çevremizi ve kendimizi de hızlı bir şekilde değiştirme yarışındayız. "30 günde milyoner", "3 günde Japonca" kitaplarımızı, hızlı trenlerde, alelacele ofise giderken, birkaç dakikada hazırlanmış kahveyi yudumlarken okur olduk.
Hepimizin aslında pürüze, friksiyona ve hız tümseklerine ihtiyacı var. Eskiden şikâyet ettiğimiz çevrimdışı dünya, hayatlarımızda bir lüks haline geldi. Rahatlama, tatil dediğimiz şey, hızlı dünyadan kendimizi koparıp, beynimizin içindeki sesimizi duyabileceğimiz anlar olmaya başladı.
Friksiyon limitlerimizi zorlamamıza, potansiyelimizi görmemize ve bulunduğumuz mevkiden, beklentilerimizin ötesine, hedefimize bir adım daha yaklaşmamıza yardımcı oluyor.
Kibriti ateşleyen, bize ateşi veren sürtünme değil mi? Ya da bizi ayakta tutan yerçekimi?
Kredi kelimesi latince "credo" kelimesinden türemiştir. İnanıyorum anlamına gelir. Kredibilite denilen şey de, ürün veya hizmet ile değil, bunu kullanan insanların, bu ürüne inanıp inanmamasıyla ilgilidir.
1960'lı yılların sonuna doğru Johnson&Johnson kesiklere iyi gelen bir krem yaptı. Krem gerçekten çok iyiydi ve sürünce hiç acı kalmıyordu. Satışa çıktıktan sona kendi kategorisinde rekor kırdı. Ancak bir süre sonra, bu ürünü alanların ikinci kez almadığı gözlendi. Tüketici araştırması yapıldı. İkinci kez alınmamasının önemli bir nedeni olmalıydı. Çıkan sonuç ilginçti. Kremi sürdükten sonra hiç acı duyulmadığı için insanlar kremin işe yaramadığını düşünmüşlerdi. İyileşme sürecinde mutlaka az da olsa bir acı hissetmeleri gerektiğini düşünüyorlardı. Johnson&Johnson çözümü bulmuştu. Kremin içeriğine biraz alkol ekledi. Böylece sürüldüğünde biraz acı verecek ve insan doğası gereği kendini iyi hissedecekti. Planlar tutmuştu, satışlar arttı. Bilerek eklenen pürüz piyasada kredibilite kazandı. Şirket, eklediği alkolü yıl içinde, azar azar üründen çıkararak, yıl sonunda yeniden alkolsüz kreme ulaştı.
2000'li yılların başında eBay web sitesinin fon rengini beyazdan civciv sarısına çevirdi. Sarı renkten rahatsız olan kullanıcılar tarafından resmen eposta yağmuruna tutuldu. eBay önce eski fon rengini geri aldı. Sonra her gün arka plan rengini bir ton sarartarak 60 günde civciv sarısına çevirdi. 60 gün sonra kimseden bir şikâyet gelmemişti.
Coinstar bozuk para makinalarını Amerika ve Kanada'da birçok yerde görmek mümkün. Bozuk paralarınızı atıyorsunuz, parayı sayıp Paypal hesabınıza yatırabiliyor veya bağış yapabiliyorsunuz. İlk çıktığında işini o kadar hızlı yapıyordu ki paraları hazneye attığınız anda sayıp ekranda rakamı gösteriyordu. Bu kadar hızlı para sayan makinaya insanlar güvenemedi ve firma yazılıma birkaç saniye bekleme süresi eklemek zorunda kaldı.
2010 yılında Starbucks tüm baristalara bir mesaj gönderdi ve arka arkaya 10-15 kahve değil, 2 kahve yapıp kahveleri yeniden öğütmelerini ve sürahileri temizlemelerini istedi. Çünkü Starbucks müşterilerine gerçek bir kahve deneyimi yaşatmak istiyordu. Bir fast-food şirketi olmadığını vurgulamak için kelimenin tam anlamıyla hız tümseğini kullanmış oldu.
Google ekibi Blogger.com'un tasarımını yenilediğinde çok basit birkaç veri girişinin ardından "Blogumu oluştur" düğmesine bastıktan bir saniye sonra blog sayfanızı oluşturuyordu. Ancak bu durum kullanıcılarda şaşkınlık oluşturdu. Acaba bir hata mı oldu, bir şeyleri yanlış mı yaptım gibi sorular sormaya başladılar. Bu kadar hızlı blog sayfasının oluşturulabileceğine inanmıyorlardı. Ekip tasarımı yeniden değiştirmek zorunda kaldı ve düğmeye basınca arka sayfada sanki binlerce satır kod üretiliyormuş hissini veren ve birkaç saniye boyunca çalışan animasyon video ekledi. Aslında bu bir plasebo ekrandı.
1980'li yılların efsanevi müzik grubu Van Halen. Öylesine popülerdi ki her yerden konser için teklif geliyordu. Organizatörlere gönderdikleri sözleşme, Çin telefon rehberi kadar kalındı. Bu maddeler içerisinde hiçbir teknik detaydan bahsedilmeyen, okuyanı şaşkına çeviren bir madde vardı: 126. madde. Kuliste M&M şekerlemesi olmak zorunda yazıyordu ancak kahverengi olanları ayıklanmış. Bu madde ilk bakışta onların şımarık olarak adlandırılmasına sebep oldu ancak gerçekler hiç de öyle değildi. Grup, konser alanlarına gittiklerinde sözleşmede bulunan teknik ekipmanların kurulum kurallarına organizatörlerin uymadığını, hatta onları hiç okumadıklarını gördü. Bu durum hem kendilerinin hem de izleyicilerin canını tehlikeye atabilirdi. İşte bunu engellemek için grup sözleşmeye bu maddeyi ekledi. Organizatörlerin en ince detayına kadar sözleşmeyi okuduklarını görebilmek ve hızlarını yavaşlatmak için.
Günümüzde birçok girişimcinin en büyük derdi, yarattıkları üründe friksiyonu kaldırmak ve çabucak büyümek.
1970'lerde ilk kez çıkan Clairol marka saç kreminin kutusunda, sürdükten sonra 30 dakika beklenmesi gerektiği yazıyordu. Oysa kremin etkisini göstermesi için 3 dakika yeterliydi. Bu friksiyonun sebebi, o zaman kuaförlerde bu işlemin yaklaşık 30 dakika sürüyor olmasıydı. Ve amaç, insanlara aynı işlemi profesyonel yardım almadan, kendilerinin de aynı güvenilirlikte yapabileceklerini göstermekti. Sonuç, gayet başarılıydı.
Apple'ın ilk parti malı düşük sayıda üretip insanları ilk gece metrelerce uzayan kuyruğa mahkûm etmeleri de aynı nedeni taşıyor. İnsanlar başarı hissini tatmak istiyor ve Apple'da insanlara bunu veriyor.
Eğer yaratıcılık, değişim ve ilerleme sizin için önemliyse, takım içinde friksiyon yaratacak kişiliklerin bulunması gerekiyor. Çünkü yenilikçilik, herkesin kabullendiği fikirlerden doğmaz. İnovasyon dediğimiz şey birilerini rahatsız eden, bazılarının sorular sorup, sorguladığı süreç içinde oluşur. Bu durum da herkesin birbiriyle iyi anlaştığı değil, zıt fikirlerin ve zıt karakterlerin olduğu ortamda gelişir.
"İnsanlar boğazına kadar bilgiye boğulmuş durumdadır. Onlar daha fazla bilgi istemez, inanmak ister. Size, amaçlarınıza, başarınıza, hikâyenize inanmak isterler."
"Etkili ve hızlı, her zaman verimli ve daha iyi anlamına gelmez."
"Her şey mükemmel görünüyorsa daha fazla endişelenmelisin."
"İnsan, en çok zaman harcadığı 5 kişinin ortalamasıdır."
"Nerede friksiyon varsa, orada fırsat da vardır."
"Hiç kimse hayat kadar kuvvetli vurmaz."
Maraton koşanlar, Everest'e tırmananlar, 10.000 saatlik uzman olma yolunu gidip gelenler iyi bileceklerdir ki, yolun sonundaki duygu, heyecan, mutluluk, o yolculuğun içindeki pürüzler ve friksiyon sayesinde hissedilir.
Friksiyon ve hız tümsekleri, aslında insanların doğasına ait bir kavram. Amaç, bütün pürüzleri ortadan kaldırmak değil. Kötü olanları yok edip, iyi olanları bile bile sürece dâhil etmek. Yani pürüzlü mükemmellik yaratmaktır.
Arka Kapak
Friksiyon nedir?İncelemesini hazırladığım tüm kitapların listesi için...
Devam...