Yazar: Robert T. Kiyosaki
Yayınevi: Alfa Yayıncılık
Sayfa: 260
Tür: Bilim/Gelişim/Eğitim
Okul hayatına başladığım ilk günden itibaren birçoğumuz gibi ben de tek bir amaca yönlendirildim. "Sıkı çalış, iyi bir iş bul, düzgün bir maaşın olsun, sigortan yatsın ve hayatın kurtulsun".
Son cümleye kadar iyi kötü hepsi oldu ancak hayatım kurtuldu mu? Geleceğimi garanti altına alabildim mi? Geçim derdi olmadan sadece zevk için mi çalışıyorum? Sizi bilmem ama benim için cevap, hayır.
Peki, bu durumu değiştirmek için ne yapabilirim? Ve benim için en önemlisi, çocuğumun aynı duruma düşmemesi için daha yolun başındayken onu nasıl yetiştirmeli ve yönlendirmeliyim?
Yazarımız Robert Kiyosaki, kendi çocukluğunda yaşadıklarını anlatarak başlıyor. İki babam vardı benim diyor. Biri zengin biri yoksul. Her ikisi de mesleklerinde başarılıydı, yaşamları boyunca sıkı çalışmışlardı.
Doktor olan babam parlak bir eğitim kariyerine sahipti. Hiç de azımsanmayacak bir geliri olmasına rağmen paranın kurallarını bilmediği için hem bugünü yaşamaktan zevk almıyor hem de gelecek endişesi yaşıyordu.
Manevi babam ise 8.sınıf mezunu bile değildi (ki bununla övünmüyor) ama Hawai'nin en zenginlerindendi. Paranın kurallarını ve onu kullanarak nasıl daha çok kazanılacağını bilen mutlu birisiydi.
Biri öldüğünde ailesine on milyonlarca dolar, vakıflar ve kurduğu kiliseyi bırakırken, diğeri sadece ödenmemiş faturalar bıraktı.
Mike'ın babası Robert'a, maaşın herşey olduğunu düşünen diğer işçileri gibi davrandığını söyler. Bu sefer de Robert, bari bizimle bir kez olsun konuşsaydınız der,
bize bir şeyler öğretecektiniz ancak tek bir cümle bile etmediniz der.
Zengin baba; öğretmek için konuşmak okulda kullanılır, hayat böyle öğretmez, hayat senle konuşmaz, hayat en iyi öğretmendir diye cevap verir ve devam eder.
İnsanların iki yolu vardır. Bazısı hayatın akışına bırakır kendini, pes eder. Bazıları da savaşır, dersini alıp yoluna devam eder.
Bu dersi öğrenirsen, akıllı, varlıklı ve mutlu bir insan olursun. Eğer saati 10 cent'i beğenmiyorsan beni değiştirebilirsin, ama bakış açını değiştirirsen değiştirmen gerekenin kendin olduğunu görürsün.
Çoğu insan senin gibi daha çok para kazanırsa, sorunları çözülür umuduyla zam yapılmasını bekler, oysa sorunu çözen şey iki kulağının arasındakidir.
Robert dersini almıştır. Ne yapması gerektiği konusunda düşüncelere dalar. Çalıştığı markette kendisinin de severek okuduğu çizgi romanlar satılır. Her hafta bir kamyon gelir, rafta kalanları alır, yerine yenilerini koyar.
Robert'ın aklına bir fikir gelir. Marketin başında duran Bayan Martin'den eskimiş bu dergilerden alıp alamayacağını sorar ve Bayan Martin'in olumlu cevabı sonrası işe koyulur.
Marketten topladığı bu dergileri her hafta eve taşır. Annesinden izin alarak alt kattaki odalardan birini ufak bir kütüphaneye çevirir. Başına da kız kardeşini koyar.
Mahalledeki diğer çocuklara tanesini 10 cent karşılığında ve o odada okumak şartıyla kiralar. Haftalık kazançları 9,5 dolara çıkmıştır bile.
Para onlar için çalışmış, işleri onlara para kazandırmıştır. İlk ticari başarısı, beraberinde ona hayatı boyunca taşıyacağı özgüveni de verecektir.
Her iki babam da eğitim ve öğrenime önem verirdi, fakat öğrenilecek konuların önemi noktasında ayrılırlardı. Paraya bakış açıları da hayata bakış açılarına yansır ve söylemlerinde bu farkı bariz bir şekilde görürdüm.
Ne yaptığınızı bildiğiniz sürece, bu kumar oynamak değildir. Ama eğer paranızı bir yere yatırıp sonra da dua etmekle yetiniyorsanız, kumar oynuyorsunuz demektir. Yürümeyi düşe kalka öğreniriz. Zengin olurken de aynısını yaşarız. Çoğu kimsenin zengin olmamasının başlıca nedeni kaybetmekten korkmalarıdır. Ne yaptığını bilenler kaybetmekten korkmaz.
Çocuğuna 18 yaşına bastığında 10.000 $'lık hisse senedi hediye eden arkadaşım olmuştu. Üniversiteyi bitirene kadar o hisse senetlerinin değerini 10 katına çıkarmış ve kendi sermayesiyle bir iş kurmuştu.
İnsanlar arzularına ulaşmak amacıyla para kazanmak için çalışırlar. Satın alabileceği keyfe ulaşmak adına daha çok para kazanmak isterler. Ne var ki paranın getirdiği keyif kısa ömürlüdür, çok geçmeden daha çok keyif, daha çok zevk, daha çok rahat, daha çok güvence için daha çok para isterler. Böylece daha çok çalışır, korku ve arzunun rahatsız ettiği ruhlarını parayla sakinleştirebileceklerini düşünürler. Ama para bunu yapamaz.
Aylık maaşla çalışan insanlar, kafesteki fare gibidir. İhtiyaçlarını karşılayabilmek için her sabah kalkıp işe gitmesi gerekir. Ve bu döngü hiç bitmez. Toplum içinde yaşayabilmek için bunun tek çözüm olduğunu öğrenmişlerdir. Birçoğu iyi bir maaşın bütün maddi sorunları çözeceğini düşünür. Fakat daha çok para sorunları hiç çözmez. Aslında asıl sorunları çözen şey, daha çok para kazanmanın yollarını bilmekten geçer.
Paranın kendin için çalışmasını sağlamadan önce çalışıp para kazanmak bir gerçek, evet. Ama eğer bu döngüyü kırıp parayı senin için çalışır hale getiremezsen hiçbir zaman para kazanmak için çalışmaktan kurtulamazsın. Varlıkları "Aktif" ve "Pasif" sütununun hangi tarafına yazacağın hayati bir önem taşır. Zengin olmak istiyorsan "Aktif" ve "Pasif" arasındaki ayırımı iyi bileceksin. Zenginin daha çok zengin, yoksulun daha çok yoksul olmasındaki sebeplerden biri de budur. Zenginler parayı aktife yatırırken yoksullar parayı pasife yatırır. Yani zenginler aktif edinir, yoksullar pasif.
Aktif: Kiraya vermek için aldığın gayrimenkuller aktiftir. Çünkü sana her ay kazanç sağlar. Hisse senetleri, fonlar gibi finansal yatırım araçları da yine severek kullanabileceğin aktiflerdir.
Pasif: Örneğin sahip olduğun araba bir pasiftir. Çünkü benzini, sigortası, bakımı sana sürekli masraf çıkartır. Cep telefonun da her ay düzenli fatura ödemesi yaptığın için pasiftir. İçinde oturduğun ev de pasiftir. Çünkü onun da her ay düzenli fatura ödemeleri, bakımı, masrafı vardır.
Eğer sana bir gayrimenkul almaya yardımcı olabilecek bir araban varsa onu satıp parayı aktife çevir. Çünkü zenginler böyle yapar. Ancak yoksul ya da orta halli kimseler zor koşullarda çalışıp kazandıkları maaşlarını sırf lüks içinde gözükmek için pasif tarafa yatırırlar. Hatta bunu da bazen kredi çekerek kendilerinin olmayan parayla ve çıtayı sürekli yükseltmek suretiyle daha büyüğünü ve iyisini alarak hiç bitmeyen bir döngüde yaparlar.
Kimileri der ki eğer kazandığım parayı harcamayacaksam o zaman neden para kazanıyorum ki? Aslında mevzu, kazandığın parayı hiç harcamamakta değil, asıl mevzu kazancının artması ve biriktirdiğin paraya oranla ne kadarını harcayabileceğini hesaplaman. Eğer ayda 5.000 TL kazanıyorsan ve aylık sabit harcamaların 4.000 TL ise eline 1.000 TL kalıyordur. Bu kalan 1.000 TL'nin istersen 400 TL'sini harca ancak amacın kalan 600 TL parayı aktif tarafına göndererek aylık sabit harcaman olan 4.000 TL'yi sana getirene kadar yatırımlarını büyütmen. Bu yüzden önemli olan ne kadar gelir sahibi olduğun değil, ne kadar parayı aktif tarafında toplayabildiğindir.
Robert Kiyosaki'nin kendi anlatımıyla hazırlanmış bir video
Bizim ve çocuklarımızın geleceğini yarına bıraktığımız değil, bugün yaptığımız seçimler belirleyecektir. Bu bilgileri çocuklarınızla paylaşmayı seçin, onları bekleyen dünyaya onları hazırlama yoluna gidin. Bunu sizden başka kimse yapamaz.
Arka Kapak
Paranın Asla Okulda Öğrenemeyeceğiniz Sırları!İncelemesini hazırladığım tüm kitapların listesi için...
Devam...