Yazar: Gavin Francis
Yayınevi: Domingo Yayınevi
Sayfa: 272
Tür: Bilim/Gelişim/Eğitim
Çocukken coğrafyacı olmak isteyen ama cerrah, acil tıp uzmanı ve aile hekimi olan Gavin Francis, yüzyıllardır araştırılan ancak hala tam keşfedilmemiş bir coğrafya olan insan vücudunun yolculuğuna çıkıyor.
Edinburgh'un işlek caddelerinden birinin üzerinde muayenesi olan Francis, mezuniyetinden bugüne kadar muayene ettiği hastaların hikâyelerinden bir kitap oluşturmuş.
Bir malikânede çömez bir bahçıvan olarak çalışan ve gül tarhlarını çapalarken eline batan dikende bulunan stafilokok bakterileri yüzünden karaciğer ve böbreğinin iflas etme aşamasına gelerek ölümün kıyısından dönen Niamh Whitehouse;
Sara nöbetleri geçiren ve beynindeki konuşma bölgesine çok yakın bir yerden ameliyat olan Claire;
Yüz felci geçiren ve kulak arkasından geçen sinir tüpleri üzerinde işlem yapılarak yüzü eski haline getirilmeye çalışılan Emily Parkinson;
Evden dışarı çıkamayacak kadar kuvvetli vertigo ataklarıyla sarsılan John Wirvell;
Yapılan onlarca tetkike rağmen şiddetli kuru öksürüğünün nedeni lenf nodu biyopsisinden sonra anlaşılan Bill Dewart, hikâyelerin başkahramanlarından sadece birkaçı.
Eski Yunan düşüncesine göre görme gözün içindeki ilahi ateş sayesinde mümkündü. İki asır sonra Aristoteles o zaman neden karanlıkta da göremiyoruz diye sorguladı. 17.yy'da Kepler ışığı anlamaya ve gözü incelemeye başladı. Retinaya düşen görüntünün baş aşağı ve arkadan öne doğru yansıdığını buldu. Newton kendi görme beceresini sınamak için ucu kör, tığ benzeri aletlerle kendi gözünde deneyler yapmıştır. Kuantum ve Einstein'ın görelilik teorilerine kadar pek fazla ilerleme kaydedilemedi.
Yüzü katman katman kaldırdığımızda yüzümüze ifade veren birçok kas ile karşılaşırız. Bu kaslara bugüne kadar en çok kafa yoran kişi belki de Floransalı bir avukatın gayrimeşru oğlu olan Leonardo Da Vinci olmuştur. Bir sanatçı ve teknik ressam olarak yüz kaslarını yüzyıllar boyu onun kadar iyi çizen olmadı. Kasların ruhlar ile iletişim halinde olduğuna inandığından yüz kaslarının portresini bile çizdi. "Son Yemek" tablosunda her havariyi farklı bir yüz ifadesiyle çizerek insanın farklı duygularına da dikkat çekmek istedi.
Yüz kasları içerisinde insanlara göre en fazla değişkenlik gösteren ağız köşelerini yana doğru çekerek gülümsememizi sağlayan zygomaticus major ve minör kaslarıdır. Çünkü her insanın farklı bir kahkaha geçmişi olduğu için bu kasın gelişim oranı da farklı olmaktadır. Acı dolu yıllar geçirmiş insanlarda bu kaslar ipincecik teller gibidir. Aynı şekilde farklı yüz kasları da kişinin hayattayken ki tavırları hakkında ipuçları verebilir. Örneğin, corrugstir supercilli kası kaş arasındadır ve kaşlar çatıldıkça kasıldığından eğer bu kaslar çok gelişmişse kişinin çok sinirli ve asabi olduğunu anlayabiliriz. Levator labii superios alaeque nasi kası bir şey hatırlarken çalıştırdığımız üst dudak kasıdır ve burun kanadını yukarıya doğru kaldırır. Orbicularis oculi kası özellikle güneş altında kaldığımızda göz kenarımızda çıkan kazayağı denen kırışıklıkların çıkmasına sebep olur.
Vertigo sözcüğü genellikle yükseklik korkusunu anlatmak için kullanılır ancak doktorlar için anlamı, denge organlarımız ile gözlerimiz hareket halinde olup olmadığına dair çelişkili mesajlar verdiğinde ortaya çıkan mide bulantısının eşlik ettiği baş dönmesidir. Binlerce yıldır bir tedavisi bulunmayan vertigo için 1980'lerde Amerikalı KBB Uzmanı John Epley bir kuram öne sürdü. Kristallerin yanlış zarlara yapışmasından değil, yerinden kopup yarım daire kanallarının etrafında serbestçe dolaşırken yarattığı türbülansın beyin tarafından hareket olarak algılanmasından kaynaklanıyordu. Garajında bahçe hortumu parçalarından yaptığı bir iç kulak modeliyle bu kuramına uyacak birtakım çözüm metotları ve kristalleri yerine oturtma modeli geliştirdi. KBB uzmanlarının başı sağa sola çevirerek ve koltuktan geriye çekerek yatırma hareketi bir tedavi yöntemi olarak böylece literatüre girmiş oldu.
Steteskopla sağlıklı bir ciğer dinlendiğinde hafif bir esintiyle hışırdayan yapraklarınkine benzer bir ses duyabilirsiniz. Eğer tümör ya da enfeksiyon nedeniyle akciğer dokusunda bir yoğunlaşma varsa ıslık ve uğultu seklinde duyulur. Ellerin üzerine parmakla vurma hareketinde de sağlıklı bir ciğerde yumuşak ve boğuk bir davul sesine benzer bir ses çıkar. Akciğer dokusu sıvıyla doluysa ya da solid bir kitle varsa kasnağa vurulduğundaki gibi sert ve tok bir ses çıkar.
Bir kişinin genel sağlık durumu hakkında bağırsaklarını hangi sıklıkla boşalttığını sorarak pek çok şeyi anlayabiliyoruz. İshal tiroit hastalığının, kabızlıksa kanserin belirtisi olabilir. Suyun üzerinde yüzen yağlı dışkı, pankreasta sorun olduğunu düşündürebilir.
On sekizinci yüzyılın sonlarına kadar Avrupa'da döllenmenin gerçekleşebilmesi için kadın orgazmının da erkek orgazmı kadar önemli olduğuna inanılırdı. Hatta ebelikle ilgili bir ders kitabında klitoris olmadan ne zevk alabileceği ne de hamile kalabileceği yazıyordu. Tecavüz vakalarında kararı bağlayan yargıç eğer kadın gebe kalmışsa cinsel ilişkinin rızaya dayalı olduğuna hükmederdi, çünkü aksi taktirde kadın gebe kalamazdı.
Arka Kapak
Vücudumuzu yakından tanıdığımızı zannederiz ama insan bedeni aslında çoğumuz için keşfedilmemiş topraklardır. Kaçımız kalbin insan refahıyla nasıl bir bağlantısı olduğunu biliyor? Ya da epilepsi nöbetlerinin beyni nasıl etkilediğini? Veya ayağın insanlık açısından neden belirleyici rol üstlendiğini? Ödüllü yazar Gavin Francis İnsan Vücuduna Seyahat'te okurları bedenin saklı kalmış patikalarında gizemli bir yolculuğa çıkarırken organlarımızın mucizevi işleyişini anlamamızda bize rehberlik ediyor.İncelemesini hazırladığım tüm kitapların listesi için...
Devam...